25 Kasım 2009 Çarşamba
Bowling turnuvasına katılan?
Kulağına fısıldadım, - sana yeni bir oyuncak aldım...
O da sessizce dinledi ve o da fısıldadı bana kendi diliyle, herzamanki sevinme hareketiyle gülücükleri sessiz değildi ama...
Garantici, uzaktan topu atmak yerine, eline topu alıp loputların tepesine tepesine vurdu.Devirdi ama:))
24 Kasım 2009 Salı
23 Kasım 2009 Pazartesi
Ekoseli etek, içine boğazlı bluz, üstüne de kahverengi hırkalı bir bayramlık aldık en şıngırdağından, ama etek büyük geldi, değiştirilecek....
20 Kasım 2009 Cuma
İlkokul...
Çok severdim...Bizden biriymiş gibi gelirdi bana Cin ali...Saman kağıttan, seri halindeki kitaplardan en çok kırmızı olanını severdim ben, neydi serinin adı hatırlamıyorum...Şimdi kızıma aldığım kitaplar nasıl renkli, nasıl zengin kağıtlı..Ama Cin Aliye değişmem hiçbirini...O tanımayacak Cin Ali'yi, tanısada sevmez şimdiki zamaneler zaten, düğmesine bastığında sesler çıkaran şarkı söyleyen kitaplardan sonra hiç sevmezler hemde, üstüne dalga geçerler birde.
Yaşlanıyor muyuz ne?
Siyah ilkokul önlüğüm en moda olanındandı:)) Nasıl güzel gelirdi bana, elbise gibi...
O kadar çok hatıra canlanır ki ilkokul yıllarımla ilgili kafamda, bazıları da silinip gitmiş, arkadaşlarım hatırlatır bazen...
Tam 19 yıl geçmiş ben ilkokulu bitireli.. Okulun bahçesinde kovalamaca, lastik, dansa davet oynadığımız ilkokul arkadaşlarım bu Pazar buluşuyorlar...Bensiz.
18 Kasım 2009 Çarşamba
Ama dün akşam bakıcımızla geçen diyolag benim tüm ivmelerimi başaşşağı edip, omuzlarımın, parmak uçlarımı yerlerde süründürecek kadar düşmesine sebep olduğundan bambaşka bir yazı çıkacak ortaya;
Eve girdim, Rüyacığımla sarmaş dolaş olduktan sonra, terliklerime baktım portmantoda yoklar (gezemem hiç terliksiz) .
Yukarı seslendim, terliklerimi gördün mü diye sordum.
Yukarda, burda dedi(ama hemen anladım onun ayağında olduğunu)
Alt kata indirdi bana getirdi,
-Ben patik giydiğimden aramıyorum terlik falan dedi. Ya deme işte, söyleme yalan. Öldürcek değilim ya seni terliklerimi giydin diye.
E tabi ben hemen giydim terliklerimi...Sıcacık....
Sen giymişsin dedim...O ne cevap verdi duymadım bile ama şeytan dedi, "Ya kardeşim neden yalan söylüyorsun, neden? Sana çocuğumu emanet ediyorum, herşeyde mi yalan söylüyorsun?" demek geldi içimden.Sustum......
Tüm gecem zehir oldu, aklım karıştı, sinirlerim bozuldu....
Eve kamera ne zamandır taktıracaktım da fiyat araştırması falan yapıyodu bizimkiler, bugün dedim hemen, en kısa zamanda takılsın.
Hepsi mi aynı yoksa ben mi şanssızım bilemiyorum..
Yazdıkça sinirlerim bozuluyor ya yazmıyorum, kızdığım insanların sayısı artıyor yazmıyorum daha fazla.Nokta....
17 Kasım 2009 Salı
Ordan burdan...
Kitaplarından bile favori oyuncaklarımız çay-pasta takımımızla oynarken araya yaratıcı oyunlar sıkıştırıyorum; tabak, çatal, kaşık, bıçak, bardak ve fincanları ayrıştırma oyunu, tabakları şurda, fincanları şurda ayrı ayrı toplayalım şeklinde; ilk başta güzelce aynı olanları yanyana koyuyor sonuna doğru cıvıklaşıp havadan atmalar, hepsini birbirine karıştırmalar başlıyor.
Hafif estirikli bi bücür benimki, durup dururken bastıra bastıra ve sesini kademeli olarak yükselterek dedededede diye çınlatıyor kulağımı, mimiklerini de işin içine katınca yemek farz oluyor benim adıma:)))
Uyku düzenimiz değişik bir hal aldı 1 haftadır; sabah 10'da 11 'de kalkmalar, dolayısıyla gündüz uykusu akşam saatlerine, gece uykusu ise 11'lere kaydı, kendi oluşturdu işin garibi bu düzeni ama ben sevmedim...
Bi yoluk kedisi var - Gri- onu da aldık yanımıza dün gece uyurken..Sarılırken Griye de bana da yetti ufacık kolu...
İstediği şeyin verilmemesi veya numaradan ağlama halindeki ağız yapısı...Bayılıyorum ben bu haline...aslında her haline....
Ahhh kalbimin en kırmızı, en pürüzsüz, en güzel kokan gülü...
Parlak yüzlüm....
16 Kasım 2009 Pazartesi
Selçuk Şoray, MS, minik kuş...
14 Kasım 2009 Cumartesi
Bir küçücük kız çocuğu bak, duruyor orada hala...
13 Kasım 2009 Cuma
Soğuk taş...
Sabah herzamanki gibi çaldırdı telefonumu, kapıyı açmaya gittim..
Açmamla şok olmam bir oldu..
Kucağında Rüya...Bana bakıyorlar...
Hiçbirşey diyemedim, gözlerimden anladı zaten, konuşmama gerek yoktu soru işaretlerini görmek için...
- Otobüs durağına kadar inmiş, arabaların altında kalıyordu, zor kurtardım... dedi.
Arkamı döndüm ve verandanın kapısını açık bıraktığımızı farkettim, ordan çıkmış...
Yere çöreklendim, kucağıma bile alamadım kızımı, şokumdan...
Kapının önüne çıktım kilittaşlı yola yüzüstü sereserpe yattım, taş içimdeki acıyı çeksin diye...
İki kişi karşılıklı geçmiş , midemle kalbimi öldüresiye sıkıyorlar gibi bir his bu....
Birşey olsaydı bende ölürdüm diyorum sürekli kendi kendime...
Ulaşı arıyorum hemen, geliyor...
-Nasıl bırakırsın kapıyı açık? diyorum..
-Nolcak yaa diyip gülüyor....
Sinirimden ölmek üzereyim ben asıl....Bir de vicdan azabından....
Gözlerimi açıyorum...
Saat 07:10
Sıcacık yatağımda enfes bir uyku çekmişim...
Off rüyaymış desemde hala etkisindeyim....
12 Kasım 2009 Perşembe
Hasta olmasın diye...
Sırayla ben söylüyorum o tekrarlıyor; Baba, dede, gel, kedi, çiçek, Ulaş...Araya çaktırmadan anne yerleştiriyorum ki o gazla söyleyiversin diye, ama o söyleyebildiklerinden birini seçip yerleştiriyor ağzına, demiyor...
Bir iki kere duyanlar oldu anne dediğini, ben de duyduğum halde öylesine çıkan bir kelime olduğunu biliyorum, demiyor.
Geçenlerde bloglarda bi kuşburnu pulpu yararları konuşuluyordu, kimdi, ne demişti, nasıl yedirilecekti bulamadım.Aldım da...yardımcı olunuz lütfen...yoksa marmelat yapıcam valla..
Hımm bir de demeden geçmeyeyim, Trabzon hurması; yararları saymakla bitmez, özellikle çocuklar için bağışıklık güçlendirici, şimdi mevsimi, salı günü pazardan aldım yumuşaklarından, dün kocamanını hüplettik Rüyayla, çok sevdi..-fotosunu çektim ama aktaramadım, Rüya dışında çektiğim bir fotoydu,tüh:))-
11 Kasım 2009 Çarşamba
Üstüme iyilik sağlık...
10 Kasım 2009 Salı
Taklit yapmalar, numara yapmalar, inatlaşmalar, istediği yapılmadığında dizlerine yumuşak bir yer bulup yere kapanmalar büyüyorum ben demenin sessiz göstergeleri bence....Dün gündüz uykusunu atlamasına rağmen, oyun devam etse sabaha kadar oynayacak kızarmış gözlerini umursamadan.
Ben küçükken yumurtanın sarısını severdim o beyazını seviyor...Birşeyi de bana benzemesin bari, napalım katlanırız:)))
Sabah 07.45 civarlarında uyandı, poposuna pış pış yaptım, yine gözlerini kısarak uyuma numarası yaptı, emziğinden çıkan ses arttığında uyuduğuna kanaat getirip hazırlanmak için kendi odama gittim, aradan 10-15 dakika geçtikten sonra üstünü örtüp kapısını da çekmek amacıyla yanına gittiğimde faltaşı gibi açık gözleriyle bana bakıyordu...Gülümsedim...Kalktı kucağıma zıpladı....İşte ondan sonra ayrılmak zor oldu...
9 Kasım 2009 Pazartesi
İstanbul
6 Kasım 2009 Cuma
Nazar boncuğu..
5 Kasım 2009 Perşembe
ah kuzum..
4 Kasım 2009 Çarşamba
mimikli mim....
3 Kasım 2009 Salı
Günler...
2 Kasım 2009 Pazartesi
Şeytan dürttü.
Eve geldiğimde kurcalarken baktım ki otomatik çekme haricinde hiç birşey bilmiyorum ben,
tez zamanda bi fotoğrafçılık kursu paklar beni....
Ama tanımasamda çok sevdim.....
Şimdi evde yeni pili şarj oluyor, beni bekliyor...
Eve korka korka getirdim; hani küçükken annemizden gizlice eve soktuğumuz kedi,köpekler gibi...
Adını andığımda" sende tuhaf bi harcama hastalığı var" lafını duyacağımdan korka korka...Duydum da:))) Olsun bir iki güne kadar o da sevecek biliyorum....
Kendimi eve atıp, Rüya'dan bir manken yapıp, çekmeliyim de çekmeliyim, öğrenmem lazım zira...