31 Ağustos 2009 Pazartesi

12.Diş(4.azı).

12.diş yine kanamalı, şişkin,kaşıntılı olarak çıktı...
Az nazlı, üzmeden,üzülmeden....

Cumartesi,pazar...

Bahçeden toplanan domatesler, torbadan aşırılarak gizli gizli yenirken...


Teenage anne ve baba...

Eskişehir manzaralı Pazar kahvaltısı...
Mutluluk bu gülümsemede gizli...
Hayvan sevgisi....

28 Ağustos 2009 Cuma

Biraz da övelim di mi ama:))

Bu fotolar geçen haftadan, koyma sırası anca geldi. Bu ince çubuklu oyuncağı kullanmada oldukça başarılı Rüyacık, incecik delikli daireleri oldukça başarılı bir şekilde sokuyor ama son kafa kısmına gelince orada çuvallıyor, o da benim yardımımla yerini buluyor.
Eğer yardım etmezsem de başparmağına geçirip, dolaşıyor evde.


Tamamlanınca kopan alkış fırtınası görülmeye değer; ben dünyanın en büyük işini yapmışçasına alkışlarken onun ağzı kulaklarına varıp o da katılıyor bu alkış curcunasına hemde ellerini kızartana dek:))



Biçok kişi Özgür kız diye seslenmeye başladı; alıp başını gidebiliyor bahçede...Bazen de evde.
Ama eğer evde ikimiz yalnızsak dibimden ayrılmıyor hatta tuvalete bile birlikte gidiyoruz...
Numara yapmalar, şaka yapmalar hat safhada; bana naz yapmak için ağznın kare yapıp ağlıyomuş gibi yapmasına bitiyorum.
Dün akşam gittiğimiz misafirlikte, elinde kocaman bir kamyonla, daracık iki koltuğun arasından geçmeye çalıştı,önce izledim,müdahale etmedim, hem kamyon sürüp hem bedenini geçiremeyince uzaktan anlattım; kızım kamyonu geçirdikten sonra ayağa kalk, sonra kendin yan dön geç...Dediklerimi yaptı...Şaşırdım, ananenin ağzı açık kaldı......

27 Ağustos 2009 Perşembe

Fotolar..







Defne'nin doğumgününde sevgili Tuğçe tarafından yani profesyonel bir fotoğrafçı tarafından çekilmişti bu fotolar, sabah ilk iş mail kutuma baktığımda çok sevindim, sizlerle de paylaşmak istedim..

Mimler beni mimler....

Bu mim olaylarında köşe bucak kaçsamda 2 tane olunca sıkıştım köşeye,kaçacak yer bulamadım;
Ortaokul arkadaşım, gözünü sevdiğim facebook sayesinde bulduğum Rüzgarımın annesi, canım arkadaşım Burcu,
ve yeni tanışmamıza rağmen kızını ve kendisini çok sevdiğim güzel Defne'nin annesi Füsun beni mimlediler.
Ne kadar şanslıyım ki ikiside aynı konu hakkında mimlediler.
Kurallar kurallar,
Ödülü veren arkadaş(lar)ın linki yayınlanmıştır...
Logo yayınlanmıştır...
7 arkadaşını ödüllendir, haber ver, peki onu da yaparız.Değiştirip 8 yaptım ben:)))
En zor kısmına geldik; kendinle ilgili 7 ilginç şey yaz. hem çok ilginç hemde tamamen ilginçsiz(telif için TDK'ya başvurcam:)) biri olduğum için zor bu iş.
1- Çok kuruntuluyum, herşeyi kendime dert edebilirim, ufacık bir söz tüm günümü mahvedebilir,
2- Eskiden saçım birazcık ama birazcık kirli olsun bir allahın kulu beni dışarı çıkartamazdı, şimdi kalmadı o gençlik:))
3- Gözümü kırptığımda burnumdaki bir sinir de oynar, hahahaha ablam gülüyor şimdi kesin..
4- Çocukken yamuk basardım, çizmelerime arkadan bakıldığında S şeklini görebilirdiniz:)))
5- Çok iyi sır tutarım, hatta o kadar iyi tutarım ki çoğu zaman verilen sırları kendim bile unuturum:))
6- Çocukken çikolata alerji yaptığı için yiyemedim hatta sevmedim bile, şimdi acısını çıkartıyorum.
7- Çok hızlı yemek yerim, bir oturuşta 1 tencere haşlanmış mısırı yiyebilirim..
Hangi birini yazayım anacım, allahtan 7 tane demişler....
Bitti, yırttık, oh, beni ödüllendirmeyin, beni mimlemeyin, stres yapıyorum.
Şaka bir yana Burcum, Füsuncuğum sağolun.....

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Sabah uyurken baktım küçücüktü, doğduğu zamanlara göre kocamandı

Eline 2 kere çatal verdim sanırım, bu ikincisi; o da bloglardan görüpte " ana ben herşeyi eline veriyorum, demek ki çatalla yemeyi öğrenmeye başlama zamanı aman kaçırmayayım" demişliğimden.
Ne çatalla yenir ne ısırarak yenir bilemiyor doğal olarak, ama yardımcı olmaya çalışıyorum, kasmadan, içinden nasıl geliyorsa, sadece elle tutulan ve yemek yenilen bir araç olduğunu bilsin diye. Daha dişleri çıkmadan eline havuç,salatalık,elma kıstırırdım, koparmayı,çiğnemeyi öğrensin diye.O meyveler küçük küçük koparılıp, tükürüldüğü için evin her yerinde minik minik meyvelere rastlamak mümkün, ben peşinde toplayıcı.

Şu yazımda yazdığım durum yavaş yavaş değişiyor artık ki bunun memnuniyeti çok güzel, dün babası gelmeden yaptığım içine de küçücük küçücükte olsa ekmek doğradığım tarhana çorbası mideye indirdikten (sevmiyo tarhana çorbasını) yarım saat sonra babası geldi ve onunla birlikte suyuna ekmek bandırıp babasınında patlıcanlarında verdiği yemeğide yiyince değmeyin keyfime. Babasının da iddia ettiği gibi "kızımın yutma problemi yok abartıyorsun" demesine rağmen biliyorum ki var; Ben bakıyorum sonuçta!!!!!
Ama birkaç günden beri bu tip şeyleri yemesi onu haklı çıkarmıyorda değil; hatta dün kışlık olsun diye yaptığım kırmızı biberlerden de yiyince içimden çaktırmadan ,dışarıdanda duyulmasında nazar değmesin diye çektiğim oh oh lar tüm bedenimi kapladı...

Her yediğimden veriyorum tadına baksın, belki yer diye; İnciri ilk önce sevmedi, sevmedi diye bir daha denememezlik yapmıyorum akabinde bir kere daha veriyorum ki ikincisinde onu da yedi. Bu arada benimde sürekli bişeyler yediğim ortaya çıkıyor ama öyle değil:) hala rejimdeyim, çok yemiyorum, dayanamadığım şeyleri de reddetmiyorum:))

Cumartesi günü bir arkadaşımıza oturmaya gittik, apartmanın bahçesinde diğer arkadaşlarımın çocuklarıyla çok güzel oynadı , diğerlerinin yaşı Rüyacığımdan büyük olduğu için onlar sokakta oynamaya devam ettikleri için benim kuzum dizimin dibinden ayrılamadı tabi. O da bulduğu toprağın içine oturdu; çoraplarının içleri, tüm bacak ve kolları, yüzüne kadar toprak oldu, çok seviyor toprakla oynamayı , hiç bozmadım keyfini. benimde çocukluğum kumdan tabaklar yaparak, fındık bahçelerinde koşarak geçti. Şehrin içinde bulduğumuz toprağa salıveriyorum onu tadına varsın diye.......
Günler, biraz inat durumumuz artarak geçiyor, yapma dediğim şeyi gözümün içine baka baka yapması biraz kavga sebebimiz..Sanırım sabrımı sınamalar başladı...Hadi hayırlısı....

25 Ağustos 2009 Salı

11.diş(3.azı)!!!! Burdaaaa!!!




Dünkü yoklamayıda yapınca 11 adet çıktı bizim Rüyanın ağız sınıfı...
Ben herçıkışında davul zurna çalmak isterken, o minicik mızırtılarla atlatıyor bu diş çıkışlarını, çok az üzüyor biraz üzülüyor...
.

Birey olma yolunda hızla ilerlerken benimde katkım olsun, onun da bir yeri olsun, 14.ay bahane olsun bir hediyem olsun istedim; küçük, onun olan bir koltuk aldım, sanırım erken aldım üzerinde her türlü akrobasiyi denedi ama sanırım mutlu oldu, belki benimki ego tatmini, mutlu olsun istedim.

Her ne kadar ayrı bir koltuğu olsada o illa benim yanımda oturmak için çıkıyor tepelerime, oturtuyor minik poposunu dibime...

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Espri bile yapıyor...

1) - Baba..
- Baba işte kızım akşam gelcek...
- Babaa..
- kızım baba değil anne...
- Babba...
- Bak kızım, sen Rüya ben anne..
- Baba (sırıtarak)...
Daha ne diyeyim ben...
Bazen Aba bazen baba ama asla anne değil.
2) Elinde bişeyle bana gelir, "ıh" almam için uzatır,
Elimi uzatırım almak için,
Yüzünde kocaman hain bir gülümsemeyle elindekini vermeden geri döner kaçar....
Seni gidi senii,kandırdın beni demek...
Sırıtma kahkaya dönüşür ve başlar kovalamaca....

21 Ağustos 2009 Cuma

yorulmuşta olsam...


Sabahın 5' inde uyanmış,

uykusuzluktan işe gelirken gözlerimden şıpır şıpır sular akmış,

onun sabah ağlamasına tahammül etmiş, edememiş,

Belimdeki sırtımdaki ağrıları olağanmış saymış,

Bunun üstüne işte en yoğun günüm cuma günü olmuşta olsa....


Severim ben makarnayı :))))

Eve gidince yicem......

20 Ağustos 2009 Perşembe

Bugün Rüya 14 aylık....







:: 14 AYLIK BEBEĞİNİZİN DAVRANIŞLARI ::
Bebeklerin bir kısmı 15. aya kadar yürümeye başlamasa da bebeğiniz büyük ihtimalle artık kendi kendine yürümeye başlamış ve hareketlenmiştir. Objeleri keşfetme davranışı belirginleşir çünkü artık hareketlenmenin yanında uzanma, yakalama ve bırakma artık hemen hemen tam olarak gelişmiştir.
Bebeğiniz bu ayda ebeveynlerini ve kendinden büyük çocukları taklit etmeye başlar.
Bu ay başlayan yeni gelişme: Ne istediğimi biliyorum!14. ay inatçılık dönemidir. Bir anda ne yapmak istediği, ne yemek istediği, nereye gitmek istediği ve hatta belki de ne giymek istediği (mont giymek veya şapka takmayı reddetmek gibi) konusunda ısrarcı olmaya başlayabilir. Tabii ki sizin onun kesinlikle yapmamasını istediğiniz şeyler onun en çok yapmak istediği şeyler olacaktır. Henüz yapmayı beceremese bile bardağına süt doldurmak, ayakkabılarını giymek gibi şeyleri kendisi yapmak isteyecektir. Ne yapabilirsiniz?Eğer çok fazla “hayır” dediğinizi düşünüyorsanız evinizi ya da en azından bir kısmını çocuğunuzun güvenle dolaşıp istediği araştırmayı yapabileceği bir yer haline getirebilirsiniz. Onun için içi oyuncaklarla ve yastıklarla dolu bir oyun odası hazırlayabilirsiniz. Yerde birkaç plastik top bulundurabilirsiniz. Topun peşinden koşmak ve topa vurmaya çalışmak onun için büyük bir egzersiz ve eğlence olacaktır. Çocuğunuzun ulaşabileceği sehpalardan ve raflardan kırılabilecek objeleri kaldırabilirsiniz. Köşesi sivri masa ve sehpaların ya köşelerini sünger gibi yumuşak maddelerle kaplayabilir ya da en güvenlisi köşeleri sivri eşyaları ortadan kaldırabilirsiniz.Etrafı kirletse bile kendi kendine yemek yemesine izin verin. Unutmayın oynamak ve keşfetmek çocukların dünyayı tanıması için önemlidir. 14 aylık bebeğiniz her şeye istemli olarak karşı gelmemektedir, sadece etrafına karşı son derece meraklıdır ve araştırma yaparken hiç kimsenin onu durdurmasını istemez. Bebekler suya hayrandır, suyla oynamak sakinleştirici ve heyecan vericidir. Zaman zaman, örneğin siz yemek pişirirken, onun köpüklü su dolu plastik bir kapta yine plastik tabak ve bardakları yıkaması için izin verebilirsiniz. Tabii ki yerler su olacaktır, bunun için yere banyo perdesi benzeri plastik bir örtü serebilirsiniz.
Diğer gelişimi: Agresif davranışları ile nasıl baş edebilirsiniz?Bu yaştaki çocuklar oldukça agresif olabilirler, oyun arkadaşlarına vurup onları ısırabilir ve canlarını yakabilirler. Bu davranış şekli bu yaşlardaki çocukların çoğunda vardır ancak karşısındaki çocuğa zarar vermek, canını yakmak amaçlı değildir. Eğer bu davranışın kötü niyetle yapılmadığını, bir engellenme yada hüsran sonucu olduğunu bilirseniz bu davranışla daha kolay başa çıkabilirsiniz. Bu davranış ya karşısındaki çocuktan aldığı reaksiyon ya da başka bir çocuğu taklit etmek amacıyla yapılmıştır. Karşısındaki çocuğun ağlamasını ya da bağırmasını seyretmek onun için eğlencelidir. Unutmayın 14 aylık bir çocuk diğer çocukların da hisleri olduğunu anlayamaz. Eğer oyun arkadaşının saçını çektiğinde arkadaşı bağırarak ağlamaya başlarsa muhtemelen durur ve karşısındakinin reaksiyonunu izler ve herhangi birşey hissetmez. Bebeğiniz için bu davranış birkaç ay önceki mama sandalyesinden aşağı cisimleri atıp nereye gittiklerini izlemek davranışı ile aynı şeydir. Bu yüzden bebeğiniz bir arkadaşı ile oynarken yakından izleyip gerektiğinde müdahale etmelisiniz. Aşırı tepki vermeden yumuşak ama kesin bir tavırla onu durdurup arkadaşına vurduğunda onun canını yaktığını söyleyebilirsiniz ve ilgisini başka bir yöne çekebilirsiniz. Uzmanlar bu olayı sebep-sonuç ilişkisi olarak (şunu yaparsam şu olur) adlandırıyor ve şu anda sahip olduğumuz tüm deneme alışkanlıklarımızın altında yatan neden de budur.
Uzmanlar şiddet veya çocuğunuzu dövmek gibi bedensel cezaların disiplinde kesinlikle işe yaramadığında hemfikir. Bu yaşlardaki çocukları eğitmek sıklıkla ebeveynlerin kolaylıkla sinirlenmesine neden olabilir ancak siz ve çocuğunuz için sınırları çizecek başka yollar bulabilirsiniz. Maalesef her durumu çözebilecek tek bir disiplin formu yoktur. Çocuğunuz ilginizi çekmek için sizin hoşlanmadığınız bir davranışta bulunuyorsa aşırı tepki vermemeye çalışın. Bu tepkiyi verirseniz o ya da bu şekilde sizin ilginizi çekmiş olacaktır. Eğer çocuğunuza o sizinle ilgilenmezken sıklıkla ilgi gösterirseniz sizin ilginizi çekmek için o kadar çok ihtiyaç duymayacaktır.

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Şımarırken:)

Resmen bilinçli olarak şımarıyor, parmağı soktu ağzına tüm mimikleri sergiledi bana..
Çok öpüşüp çok koklaşıyoruz şu sıralar; zorla kendini öptürüyor bana, ağzını kocaman açıp öpmeye çalışıyor beni dakikalarca....


Şımarıklığın doruk noktasıdır bu:)))
O parmak çıkmadı ağızdan....

Mim.

Sevgili Evrim mimlemiş beni, ilk mimiymiş:)) cevaplamamak olmaz şimdi:))
*En sevdiğiniz 3 erkek kimdir?
  1. Babam (Hayatımdaki olmazsa olmazım)
  2. Eşim
  3. Dedem (annemin babası; yıllar önce kaybettim ama kalbimde kocaman durur hala, benim için dede değil babam gibiydi)

** Yaşadığım şehir dışında 3 şehir?

  1. Ordu ( bebekliğim ve okula başlayana kadar orda yaşadım ben)
  2. İstanbul ( üniversiteyi kazanana kadar orda okudum)
  3. Gelibolu

*** En önemli fobim?

Sanırım tüm annelerin ortak fobisi, çocuğuna bir şey olması. Aslında çok sevdiklerimden ayrılmakta benim için büyük bir fobi.

**** Giyimde en çok tercih ettiğim renkler?

Beyaz, mavi, siyah,turuncu,kırmızı, sanırım tüm renkler:))

18 Ağustos 2009 Salı

Pazar günü Defdef günü.

Hadi yapalım bi delilik; gidelim Tavşanlıya, gidelim Tuğbaya , gidelim Defdefin 3.yaş doğumgününe, sevindirelim annesini... Vız vız arılar sardı dört bir yanı, gerçek arılar bile katıldı bu şölene....
Doğumgününün ortasında şarjı biten fotoğraf makinamı her ne kadar affetmesemde yine de bişiler yakalamışım...




Yedikçe yedim yedikçe yedim, durmak istemedim:))
Ellerine kollarına, organizatör ruhuna sağlık....



benim kızım rahatına düşkündür, öğlen uykusundan hiç vazgeçmez, güzelliğini buna borçlu:)))

1 günde olsa teyzeciğiyle hasret giderdi, daha doğrusu teyzesi hasret giderdi, özlüyoruz biz birbirimizi, çokça hemde çokça...
Çok yardımsever benim kızım; yardım etmeye çalışıyo defdefe hediyelerini açarken:)

Son günlerde bi özgürlük var üzerinde, kafasına göre takılıyor, arkasına bile bakmadan vuruyor kendini yollara,peşinden geldiğimi de anlayınca minik adımlar aklınca büyüyor...
Çirkin olurken....
Minik kuzum poposuna göre bir yer bulduğunda illa ki yanına birini çağırıp,oturtur, hiç konuşmadan elleriyle ve ağzındaki herşeyi anlatabilen kelimesi "ıh" ile....