27 Ocak 2011 Perşembe

Açım...

Haftanın ortasını geçtiğimiz günden itibaren, benim haftasonu planlarım başlar;
Cumartesi, Ayı Yogi izleriz,
Pazar, Büyükbabaannede zaten kahvaltıya davetliyiz, ben ona dizlerinin ağrısını geçirecek bir ilaç aldım o da bize çörek falan yapacak...
Şimdiden, sıcacıkken içine süreceğim tereyağı ve beyaz peyniri düşünüyorum, üzerine de onun meşhur baharat karışımından...Biber salçası da sürcem :)
Öğlen olmuş, yemeğe gitsem iyi olacak :))
Görsel : Etsy

26 Ocak 2011 Çarşamba

Hamile olduğumu öğrendiğim gün....

Farkında mısınız bilmem? 3 gündür ne kadar düzenli olarak yazılarımı yazıyorum; haftasonu buluşmamızda, sevgili Aslının, yazmadığında kızıyorum, sizi uzun zamandır takip ediyorum demesi bi hayli gaza getirdi beni, onure oldum, mest oldum...Buradan teşekkür ve sevgilerimi yolluyorum :))


Annelerin dünyasını uzun zamandır boşlamış olmam ve bu haftaki konunun da benim konum olması da tam baskı yapmışken üzerimde değerlendireyim dedim.

Hamile olduğumu öğrendiğim gün, yeni hayatımın ilk günüydü....

25 Ocak 2011 Salı

4-5 saatin özeti...

Hafta içi, eve saat kaçta gelmişsek gelelim, her akşamımız aynı rutin;
Eve girince çekmeceyi açıp, bir çikolatalı sütü alıp, Baby Tv açtırılıp, karşısına yeşil sandalyesi çekilir ve bu en fazla 15-30 dk.sürer, sonrasında televizyonu kapatır ve bebeklerini ya yere serdiği yastıklar üzerine ya da koltuğa dizer...Sıkılmadan her akşam...
Bense fırsattan istifade makyajımı, lensimi çıkarırım ve üstümü değiştiririm...Eğer henüz çağırılmadıysam biraz bilgisayara bakarım, ojemi çıkarırım, biraz kitap okurum veya makineye çamaşır atarım, yarın giyeceklerini hazırlarım vs.vs...

Sonra aşağıdan seslenir bana;
"Annee, bebeklerim seni özledi, gel bizimle sen de uyu"
Ben aşağı inerim, o ışıkları kapatır,
Biraz yerlerde sürünmek suretiyle uyuyomuş gibi yaparız... 
 Sonra, akşam yemeğine kadar yemesi için birşeyler getiririm, genelde kuru üzüm,fındık,kuru dut gibi şeyler...
Biraz( en fazla) 5 dakika kadar haberlere bakarım...
O, o saatlerde kakasını bezine yapmış olur,
Birazcık ikna çalışmalarımdan sonra, odamıza çıkarız, ben onu okul kıyafetlerinden komple arındırırım ve poposunu banyoda yıkadıktan sonra, üstünü giydiririm...
Orada yarım saat kadar oynaşırız, yakalamaca, mıncıklamaca, eğer o aşağıdayken yapmadıysam ve çamaşır varsa bana yardım eder,makinaya çamaşırları atarız, o kapağın içindeki deterjana bakar illa ki, dişlerini fırçalarız, illa ki 2 adet kitap seçip, yatağın yastıklarını sırtımıza dayayıp, kitap okuruz, önce ben sonra o....
Sonra yemek faslı vs....
Ne kadar sıkıcı ve sıradan di mi?
Bayıltıcı...
Cık, değil, benim için hiç değil...
Bu rutinler bana nasıl haz veriyor anlatamam,
İlk yarım saatte kendimle kaldığım saatler,
Sonra onunla cilveleşmelerimiz,
Tüm günümün en rahatlatıcı saatleri bunlar...
Asıl özgürlüğümü, onunla geçirdiğim esaret saatlerinde bulmak....
Çelişkili gibi ama hiç değil...

24 Ocak 2011 Pazartesi

Şimdi özetler...

Geçen hafta İstanbuldaydım..
Orda olmak bana inanılmaz iyi geliyor...
Aitliğim bir orası bir burası sanki, arafta kalmış gibi...
Kızımla birlikte araba yolculuğu yaptık, 3 saatte gittik, 3 saatte geldik, hızlı şoför olduğumdan değil, yolların artık çok güzel olmasından...Ve kızımın giderken de gelirken de uyumasından dolayı molaya bile gerek duymamamızdan...
Canımın diğer yarısının kızının, Ayşegülümün doğumgününe yetiştik...(Fotoğraflar berbat) - Küçükyalı...
Pazar günü de halamın kızının nikahına gittik... - Sarıyer...
Arkadaşlarımla buluştum... - Florya...
**

Bu Cumartesi Nurturia Eskişehir anneleriyle buluştuk, çocuksuz...
Açıkça söylemeliyim ki, giderken bu kadar zevk alacağımı düşünmemiştim,
Çok güzel 3 saat geçirdik, konuşmaları yetiştiremedik,
Çocuklarımızın arkasından dedikodu yaptık,
Bir daha buluşma için sabırsızlandık...

Ha, bu arada ben mütemadiyen her hafta bir kere düşüyorum :(
Bu buluşmada oturduğum sandalyenin bacağı kırıldı ve ben bir anda yerle bir oldum,
Nedenlerinin ne olabileceğine dair ufak bir test size;
a) Çok kiloluyum
b) Sakarım
c) Şanssızım
d) Hepsi...
**
Cumartesi akşam yeğenimizin doğumgününü kutlamaya gittik, Rüya gecenin dansözü, bense yeme rekormeni seçildim :))

Amma, spora başladım, bu hafta tam gaz başlayacağım artık ve bu sefer paramı da yakmaya hiç niyetim yok, sevmem sporu ben ama bu sefer sevdim gibi....


Cumartesi günü buluşmaya gitmeden önce 1 saatlik zamanım vardı, kendimle başbaşa...
Markete girdim, ne pirinç ne de bebek bezi baktım...
Kendime 2 kitap, Elif Şafak Firarperest' e başladım bile... Ve Aşkın Nur Yengi yeni albümü...Tavsiye ederim..
Kızıma bir Mickey Mause cd'si ve 2 adet ahşap puzzle,
Eşime de çorap :) Gülmeyin çok sevindi :))

Aaaa pardon, belli bir rakamın üzerinde alışveriş yapanlara Ayçiçek yağı 5 liraydı :)
Ben bu marketten evsel alışveriş yapmadan yine de çıkamadım :))

19 Ocak 2011 Çarşamba

Empati...

2,5 yaşındaki bir insanın bu kadar iyi empati kurması normal midir?

Empatinin dozu ne olmalıdır?
Empati kura kura acınacak hale düşer miyiz?
Karşımızdaki insanı anlamak için tüm empati kanallarımızı harekete geçirirken, onlar bizi yerden yere vurunca biz bir adım önde mi sayılırız?
Empatinin ne kadarı iyi birşeydir arkadaş?

2,5 yaşındaki bir insanın bu kadar iyi empati kurması normal midir?

13 Ocak 2011 Perşembe

Neşe :)


Her akşam tüm minderler yere indiriliyor, tüm bebekler muntazam bir şekilde yatırılıyor, bir yastık bana bir yastıkta kendine ayırıp, cümbür cemaat yerlerde yatıyoruz. Bazen de koltuklara diziliyorlar..
**
Dün akşam babasına, " ben seninle yatıcam" dedi, sırf uyumamak için, yatar mı hiç? yatağın üzerinde zıplamalar, takla atmalar, babasının göbeğine sıçramalar...
Birden bire aklıma geldi geçen gün, yine aynı hallerdelerken babasıyla....
Şöyle seslendim; Neşeeee, hadi kızım yatmaya gidiyoruz :)))
O günden beri ara sıra Neşe diye sesleniyorum, ağlamaklı bi sesle, "ben Neşe değilim, Yüyayım"
Adını değiştiriyorum, vazgeçtim Rüya' dan, artık sana Neşe dicem diyorum...
Çok Kızıyor:)))

**
Haftasonu ikimiz sinemaya gittik, Rapunzeli seyrettik, 3 yaşından küçükleri almıyoruz dedi ordaki bayan, ama dedim okuluyla birlikte hep sizin sinemanıza geliyorlar (hep derken bir kere geldiler aslında:))..O zaman aldık biletlerimizi....İlk yarıda şeker yedi, ikinci yarıda mısır...Başından sonuna kadar hiçbir sorun çıkarmadan izledi, salondakiler güldükçe benim kızım kahkahalar attı...
Çizgi filmin sonunda gözleri dolan annesini görmedi allahtan :))
Ama çok eğlendik, artık sinemaya da birlikte gidebiliyoruz...
Eyvah eyvaha da birlikte gitsek çok mu yüklenmiş olurum birdenbire acaba :))
**
Haftasonu İstanbuldayız kızımla...Süper heyecanlıyım(z)...