26 Ağustos 2009 Çarşamba

Sabah uyurken baktım küçücüktü, doğduğu zamanlara göre kocamandı

Eline 2 kere çatal verdim sanırım, bu ikincisi; o da bloglardan görüpte " ana ben herşeyi eline veriyorum, demek ki çatalla yemeyi öğrenmeye başlama zamanı aman kaçırmayayım" demişliğimden.
Ne çatalla yenir ne ısırarak yenir bilemiyor doğal olarak, ama yardımcı olmaya çalışıyorum, kasmadan, içinden nasıl geliyorsa, sadece elle tutulan ve yemek yenilen bir araç olduğunu bilsin diye. Daha dişleri çıkmadan eline havuç,salatalık,elma kıstırırdım, koparmayı,çiğnemeyi öğrensin diye.O meyveler küçük küçük koparılıp, tükürüldüğü için evin her yerinde minik minik meyvelere rastlamak mümkün, ben peşinde toplayıcı.

Şu yazımda yazdığım durum yavaş yavaş değişiyor artık ki bunun memnuniyeti çok güzel, dün babası gelmeden yaptığım içine de küçücük küçücükte olsa ekmek doğradığım tarhana çorbası mideye indirdikten (sevmiyo tarhana çorbasını) yarım saat sonra babası geldi ve onunla birlikte suyuna ekmek bandırıp babasınında patlıcanlarında verdiği yemeğide yiyince değmeyin keyfime. Babasının da iddia ettiği gibi "kızımın yutma problemi yok abartıyorsun" demesine rağmen biliyorum ki var; Ben bakıyorum sonuçta!!!!!
Ama birkaç günden beri bu tip şeyleri yemesi onu haklı çıkarmıyorda değil; hatta dün kışlık olsun diye yaptığım kırmızı biberlerden de yiyince içimden çaktırmadan ,dışarıdanda duyulmasında nazar değmesin diye çektiğim oh oh lar tüm bedenimi kapladı...

Her yediğimden veriyorum tadına baksın, belki yer diye; İnciri ilk önce sevmedi, sevmedi diye bir daha denememezlik yapmıyorum akabinde bir kere daha veriyorum ki ikincisinde onu da yedi. Bu arada benimde sürekli bişeyler yediğim ortaya çıkıyor ama öyle değil:) hala rejimdeyim, çok yemiyorum, dayanamadığım şeyleri de reddetmiyorum:))

Cumartesi günü bir arkadaşımıza oturmaya gittik, apartmanın bahçesinde diğer arkadaşlarımın çocuklarıyla çok güzel oynadı , diğerlerinin yaşı Rüyacığımdan büyük olduğu için onlar sokakta oynamaya devam ettikleri için benim kuzum dizimin dibinden ayrılamadı tabi. O da bulduğu toprağın içine oturdu; çoraplarının içleri, tüm bacak ve kolları, yüzüne kadar toprak oldu, çok seviyor toprakla oynamayı , hiç bozmadım keyfini. benimde çocukluğum kumdan tabaklar yaparak, fındık bahçelerinde koşarak geçti. Şehrin içinde bulduğumuz toprağa salıveriyorum onu tadına varsın diye.......
Günler, biraz inat durumumuz artarak geçiyor, yapma dediğim şeyi gözümün içine baka baka yapması biraz kavga sebebimiz..Sanırım sabrımı sınamalar başladı...Hadi hayırlısı....

7 yorum:

R. Berin Tuncel dedi ki...

büyüdükçe zorlaşıyor gerçekten.ne kadar bilmiş oluyor bu minik şekerler.bizim oralarda bir söz vardır,'suya götürür,susuz getirir' diye.aynen öyle.
ve güzel.afiyet olsun rüya hanıma,yarasın:)

Sen Gelince dedi ki...

Çok fena bu cimcimeler ya Elif... Nilsu da yapma dediğim şeyi gözümün içine baka baka yapıyor... Sonunda ben pes ediyorum ya da dikkatini başka bir yöne çekiyorum... Bu arada afiyet olsun Rüyacığa... Yarasın hepsi:)

sinem dedi ki...

Afferin Rüya'ya kocaman kız olmuş kendisi yemeyi öğreniyor.Bu arada bizde de Zülal hayır dediğim şeyi yapacaksa ona bakmadığım zamanları kolluyor güleyim mi kızayım mı bilmiyorum bende...

MAVİ UMUT dedi ki...

Çok şirin çok tatlı.:) Allah bağışlasın mutlu huzurlu sağlıklı hayat nasip etsin.

tuğçeadaş dedi ki...

mail kutunuza bakınııııız ;)

ELİF dedi ki...

ensar beranın annesi susuzluğu bırak kurutuyo beni kurutuyo:))

Özlemciğim, başka yöne çekebiliyorsan ne mutlu sana:))

Sinemciğim böyle şaşırtırlar adamı:))

Ufuk çizgisi hoşgeldin, sağol dileklerin için.

Tuğçee, yayınladım bile:)))

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

benim kızımda mısırı çok seviyor.Bu sene özellikle pazara mısır almak için gittik desek yeridir.
toprak konusuna gelince bizde anneanneside parka götürüp bırakıyor ben her nekadar çekinsemde "annem doğru yapıyordur" diye ses çıkarmıyorum:)