29 Mayıs 2009 Cuma

istanbul...öksürük...tahammülsüzlük...

Kolum kanadım kırık, üşüttüm sanırım minişimi geçen gecelerde,hiç örtmezki üstünü..Dün gece 2 saat süren uyutmaya çalışma seanslarım sinirlerimi iyice bozmuşken, burun akıntısı ve öksürükte eklenince böyle kolum kanadım kırıldı işte.
İstanbula gidiyoruz bugün 1 hafta kalmayı düşünüyorum eğer bir aksilik olmazsa tabi..

28 Mayıs 2009 Perşembe

Bir minik Kadriyecik....


Eşimin Anneannesi.
1.40 boylarında, 34 numara ayakkabı giyen oldukça ilginç bir kadındır.
Kafasındaki ise ŞAPKA.Lastikli Şapka.
Eşime eltim almış Antalyadan bahçeyle uğraşırken güneşten korunması için.
Bizim anneannenin kafasına güneş değmeyecek; yazın evden çıkarken başörtüsünün tepesini ıslatır çıkar evden, yanındada herdaim buzluktan çıkarılmış pet şişe.Bir bardak colayı dondurur buzlukta, kaşık kaşık yer, demiştim tuhaf diye.Grip falan olunca buz atar ağzına hemen iyileşir.
Bayıldı bu şemsiye şapkayı görünce; aa tam bana göre, bende alayım bundan, ee bana neden almadın Yasemin? :))
Ben çok güldüm bu görüntüye, üstte kalın yünden dokunmuş giyecekler(herşeyinide kendisi örer) kafada şemsiyeden şapka.
Acaba gençkende böyle ilginç miydi bu kadın???
Haaaa bu arada dikkatinizi çekeyim; şezlongta oturuyo kendisi.:)))

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Sildim kendimi...


1 saattir bi fotoğrafın içinden belli bir kısmını kesip başka bir yere kopyalamayla uğraşıyorum, bu işi sürekli yapmış ve yapıyo olanlar benimle dalga geçiyolardır eminim ama ben bu fotoda iğrenç çıktığım için ilk defa böyle birşeye teşebbüs ettim, beni ve Ulaşı sildim, bu tatlı Rüyacık tek kaldı.
Pazar günü düştükten sonraki halidir bu foto, düşünce daha mı güzel oluyo nedir:))
Herkeslerin çocuğu ayakta sallanarak uyumaktan hoşlanır, bu cadı ise tam tersi; yatakta uyuyacak ,gerçi ben öyle alıştırmıştım doğduğundan beri, ama işin içine ayağa kalkmak arzusu girince uyuma saatlerimiz nerdeyse 1 saati geçiyor, benim yatağımda uyuyakaldıktan sonra kucağıma alıp odasına götürürken bile kopuyo kıyamet, neymiş yatağa bırakacakmışım,kucak olmazmış,nasıl koşturarak gidiyorum iki oda arasını, hem sarsmadan hem büyük adımlar.....

25 Mayıs 2009 Pazartesi

dün çok esti

Çok rüzgarlı bir pazar günüydü, Derinin doğumgünü münasebetiyle biraraya geldik Karabayırda ama evin içine tıkıldık kaldık.
Cumartesi ise Sevilayla çocukları kaptığımız gibi gittik Sazova parkına, pekte güzel olmayan bir kahvaltının ardından dolaştıkta dolaştık, hemde çok güzel amele yanığım oldu kollarım.
Rüya hanıma gelince artık çok daha cesaretli, aklına gelmezse elimi tutmadan çok güzel yürüyor.
Dün babaannesi ve babası çok güzel düşürdüler Rüyayı, hemde ben tam büyük babaanneye "şu yürüme işini düşürmeden atlatsak"dediğim anda , bir insan bu kadar mı şom ağızlı olur.Allahtan bişey olmadı ama çok korktu Rüya.

23 Mayıs 2009 Cumartesi

6.da kendini gösterdi artık.


Arap atı mı doğurdum ben:)) sonradan açıldı hanım.10.ayda ilk dişini çıkardı,arka arkaya sıraladı,sonradan açıldı işte. Aslında normal bebeklerdeki gibi 4.olarak çıkması gereken üstten ön iki dişin 2.side nihayet kendini gösterdi,her ne kadar karman çorman bir diş sıralaması da olsa çıktı.

Son iki gündürde yürüme konusunda bir güven geldi ,arada kaptırıyo kendini alıyo başını gidiyo sonradan bir anda geri dönüp bana elini uzatıp "ıh" deyip tutmamı istiyor.Küçücük boyuyla görenleri hayrete düşürürken, ben zaten her geçen gün ilaveler olan hareketlerine çoktandır hayretler içersindeyim.

Ama o eskiden uysal, heryere götürebildiğim gıkı çıkmayan Rüya gitti, bir cadı geldi adeta,her dediğini yaptırmak isteyen ve bunu da kendini oklava yutmuş gibi yapıp gerilere doğru atarak,bağırarak,ağlayarak yapan bir insan evladı geldi yerine.

Dün akşamüstü uykusundan uyandığında altını bile değiştiremedim, inmek istemedi kucağımdan nedense; ne altını aldırmak istedi ne de yemek yemek istedi, komşum arkadaşım çağırmıştı, açtım telefon ben gelmeyeyim Sevilay dedim,durmuyo,hiç rahat vermez bana dedim, 3,5 yaşında kızı olan can arkadaşım ise; saçmalama asıl durmuyosa gel,oyalarız dedi,tüm tecrübesiyle.Çantasına bir iki eşyayı zor sokaraktan kaptım minişi çıktım yola, o kadar gerilmişim ki, üstüme bir mont bile almadan öylece çıkmışım, iyi ki gitmişim, çok keyiflendi,
e tabi bende...
Sanırım rüyasında kötü birşey gördü ki o kadar yapıştı bana (yani rüya görmesede yapışıkız zatende...)
Her geçen gün daha keyifli ama her geçen gün dünden daha zor. Bu ne yaman çelişki anne.

22 Mayıs 2009 Cuma

De.(Gel)




Aman da aman telefonda konuşup, babasını çağırırmış..
- De...

21 Mayıs 2009 Perşembe

hafif hafif..


Birazcık hapşuruk,birazcık burun akıntısı, hemen başladığım Peditus ya işe yarayacak ya da hastalığa dönüşecek,bakalım neler olacak.

Kuzucuk sana diyorum; güçlüsün sen kolay kolay hasta olmazsın...

Olsan da merak etme ben sana çok güzel bakarım:))

20 Mayıs 2009 Çarşamba

İlk Yaşa 1 Kala..




Tam 11 aylıksın küçücük kızım;

Cesaretini biraz daha toplasan resmen yürüyosun helede ulaşacağın kişi ben olunca engel tanımıyosun,
Söylenen herşeyi anlıyosun,
Beni güldürmek için hapşurmuş takliti bile yapıyorsun,,
Ben kahkahayla gülünce sende gevrek gevrek gülüyorsun,
Konuşuyormuş gibi yapıyorsun,çenen hiç durmuyor ama çıkan kelime sayısı 2-3 adet topu topu.
5 adet dişin var,6.ve 7. de kendini göstermek üzere.
Ve her ay olduğu gibi bu ayda çok tatlısın.

Yarı yola az kaldı.


Pazartesi eşimin doğumgünüydü,biz pazar günü kutladık maaile. iyi ki doğdun...

Bir yaş daha büyüdün,büyüdük birlikte.

15 Mayıs 2009 Cuma

ne zaman?


Ben daha küçücüktüm, yenilerde hemde, daha dün gibi, evet evet renksiz fotoğraflarımda var benim ispat açısından, simsiyah saçlarımı iki yandan toplardı annem,daha dün gibi dün. Ablamla aynı kıyafetleri giyerdik biz, o ne alsa bende aynısından isterdim, ya sanki geçen gün olmuş gibi.

O kadar çok hatıra var ki, hatıra dedim ama daha dün gibi dün...

İlkokul,ortaokul,lise,üniversite yıllarım başucumda sanki,elimi uzatsam dokunacağım sanki yaşadıklarıma.

Küçücüktüm ben, yenilerde hemde.

Ben ne zaman, nasıl, ne ara büyüdüm..

Ben ne zaman, nasıl, ne ara büyüdüm de ANNe oldum???

Siz biliyo musunuz???


14 Mayıs 2009 Perşembe

teşekkürler patates ve salatalık:)

Hani hava güzel ya, günlerden perşembe ya, erken çıkıyorum ya ben bugün işten, arkadaşlarla oturucaz Adalarda( Eskişehir adalar:)) Ama benim cadı dakka durmuyo ki bi yerde oturalım..Eskisi gibi değil ki artık,sürekli yürümek istiyo, gittiğim burnumdan geliyo.Ama ben her zamanki gibi karartım gözümü,düştüm yollara..
İlk önce biraz durdu,ardından ok gibi yaptı vücudu yine pusette.Yemeğimin yanında gelen çiçek görünümlü salatalıkla başladım oyalamaya,vallahi çok işe yaradı.Dedim garsona "bana bi tabak salatalık verin lütfen" :))) Ama o küçücük dişler nasıl minik minik koparıyo o salatalıklarıda dil yardımıyla dışarı itiliyo,acaba mideye hiç gidiyo mudur diye de düşünmüyor değilim.

Şu foto patates kızartması yerkenki foto,aslında vermiyorum öyle şeyler ama istedi napim,vermezsem çığlık senfonisi dinleyeceğiz..
Ama ne yemek ne yemek o, o burundakiler sümük sanmayın patatesin içi, ellerin üstüne kadar yağ oldu, hiç dokunmadım tadını çıkardı.


Tamaaam bundan da sıkıldık, hadi adalar turuna......




13 Mayıs 2009 Çarşamba

İşe gidip geleceğim...


Sabah evden çıkmama 10 dk.kala uyandı minişim, Gitmedi bakıcı teyzesine, yapıştı bana, anlattım "kızım işe gidip geleceğim".

İnmedi kucağımdan.

kahvaltısını yapması için oturttum mama sandalyesine,istemedi,kollarını açtı al beni der gibi.

Sarsam şöle koli bantlarıyla tüm bedenimede ayrılmasam gün boyu.Ama durmazsın ki, yürümek için itersin beni:))

Acaba der mi;

- Sevmiyo bu kadın beni, bırakıp gidiyo, benden önemli mi iş . Der mi?

Deme kuzum sakın deme,

Hayatta senden daha önemlisi yok benim için.....

12 Mayıs 2009 Salı

oh en rahatı pasif:)

Rüyacığım emmeyi bıraktığından beri girdiğim rejim, 9 kilo vermiş olmanın haklı gururuyla hala devam ediyor ama gel görki sabitlendi rejim,ı ııh oynamıyo kantar aşağı doğru(sanırım pazar günü ve dün fazla kaçırdım yeme işini). Bende bu rejimi sporla destekleyeyim bari dedim..
Hiç sevmem spor yapmayı,aslında severdim eskiden, ama yaşlanıyor olmamdan mı yoksa zaman yok gibi düşünüp kendimi kandırdığım için mi bilmem,kolum kalkmıyor şu sıralar.
Ee dedim ne yorcam kendimi; ben yattığım yerden yapsam sporumu olmaz mı??
Olmazmıymış hiç..
Yat, makine sıksın dursun seni..

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Anne...


Teşekkür ederim Rüya kızım bu günü bana bağışladığın için,

Teşekkür ederim.......................

8 Mayıs 2009 Cuma

süper kopya:))

Az önce Tuğbanın blogunu okudum ve dedim ki;bu kız çok akıllı,çok iyi fikir:))
Ahhh Ah,Şöle akşamları Rüyacığımı uyuttuktan sonra alt kata inmeden yatağımdan Tv seyretsem ve karşısında uyuyup kalsam,mesela duvara monte Philips marka lcd plazma canım Samsungta olur o kadarına bakmam...
İlgililere duyurulur....

7 Mayıs 2009 Perşembe

artık ilan etme vakti:))

Yürüyor..
Zaten uzun zamandır bir iki adım atıyordu ama dün artık iyiden iyiye yürüyor miniş Rüya,10-15 adımı kendi başına çok arahat atıyor,tek sorunumuz cesareti yok,ben sadece tutuyormuş gibi yapıyorum,ensesine parmağımı değdiriyorum o kadar . Arada dönüp elimi tutuyor cesaretsizliğinden.Onu da bir iki haftaya atar üzerinden umarım, yani düşüpte korkmazsa...
Bir türlü çektiğim videoları koyamadım bloguma beceripte,uzantısı farklı sanırım.
Yürüyor..
69 cm.boyunda birinin yürümesi de çok komik oluyor:))

6 Mayıs 2009 Çarşamba

komik kız.




Yıllar önce almıştım bu emziği İtalyadan 3 tane almıştım; 2 si pembe biri mavi.2 sini hediye ettim, kendime de pembesini ayırmıştım bilmeden...O zamanlar uğraş içindeydim bebeğim olsun diye:( Allah bana bu günleri gösterdi hemde çok çok gülerek,çok komik bir emzik, anladm ki kendi emziğinden başka emzikte emebiliyor...

P.s: Ha bu arada söylemeden geçmeyeyim 5.diş çıkalı 3 gün oluyor, o da ilginç bir diş;üstte öndeki iki dişin yanındaki diş, o iki dişin sadece biri çıktı birde yanındaki:))

5 Mayıs 2009 Salı

ABLAM DEDİ 1 GÜN SONRA DOĞUR DİYE AMA OLMADI:))




İkizler burcu bebeği



Bir an önce harekete geçmeye son derece hevesli olan, hatta doğumdan önce karnınızda bile ortalığı birbirine kattığı muhakkak olan İkizler burcu bebeği, genellikle çok erken yaşta dile gelir ve daha ilk gününden itibaren kendini belli edecek davranışlar sergiler.
Meraklı ve iflah olmaz bir kâşif olarak İkizler burcu bebeği, kendini tatmin ve mutluluk adına sürekli olarak dış etkenlerce uyarılma isteği yaşar. Zira bu olmazsa çabucak sıkılır; onun iletişim koşullarının çıtası, ya da beklenti düzeyi bu derece yüksek olduğunda ise, onun için yapılabilecek en iyi davranış, kendisini olabildiğince erkenden bir oyun grubuna dahil edebilmek olur. Evinde, eğer kardeşi varsa, bu ‘boşluğu’ kolayca dolduracaktır; böyle biri yoksa, mutlaka birinin onunla olması şarttır!
İkizler bebeğinin ötekilerle iletişime geçmesi için hiçbir zaman erken değildir. Bu anlamda, başlarından geçeni de çabucak kendilerine mal edip deneyimlerinden dersler çıkarabilirler. İkizler bebeği kesinlikle başkasına yapışık veya bağımlı bir karakter taşımaz; tam aksine bu burcun bebekleri kendi başlarına olup, ‘idareyi ellerine aldıklarında’ içinde bulundukları sürecin tadını çıkarırlar.
Sürpriz biçimde, eğer bir İkizler bebeği başkalarıyla konuşmuyor veya oynamıyorsa, ortada kesin bir duygusal uzaklık veya sorun var demektir. Bu yüzden İkizler bebeğiyle ilişkilerin karmaşıklaştırılmaması ve onların anlayabileceği basitlikte tutulması, karşılıklı uyumun sürekliliği için gerekli olur. Bu tür durumlarla baş edebilmek için, onun içinde yer aldığı oyun grubunun ana ‘iletişim lideri’ olduğunu bilmelisiniz; ayrıca sürekli dikkat dağınıklığı olduğu için, onu hep bir şeylerle meşgul etmeniz gerekir. Zira İkizler bebeği son derece akıllı ve yaratıcıdır.

pazar...

Pazar günü, kahvaltıcıda bindiği salıncak ve tahteravelli ile başladı kızımın temposu.
Hiçbir yerde 10 dk.dan fazla oturmayan hanım,oturunca toprağa kalkmak bilmedi.

Oynadı,oynadı,oynadı toprakla,en güzel oyuncağı bile 5 dk.sonra fırlatan minik kuzu.


Hayretle izledim; herşeyi ağzına sokan miniş bir kere bile sokmadı toprağı ağzına derken..



Sanırım merak etti ki tadını bi deneyeyim dedi:))



Ama kızım o yenmez demem yeterli oldu bir kere daha denemedi.




Babası gibi çok seviyor toprağı,anladım.Babası çapa yaparken o koşturdu arkasından dedesiyle.


Özenle hazırlanan bahçeye,soğan,sarımsak,kavun,karpuz,salatalık ekildi.Ekip öyle kalabalıktı ki 20 kişilik küçük bir ordu.damlama sistemi bile kuruldu. Bizim organik yiyeceklerimiz yavaş yavaş hazırlanıyo, kızım dalından koparıp yiyecek salatalıkları.

3 Mayıs 2009 Pazar

Eskişehir oyun grubu.







Geçen hafta bir mail aldım; Eskişehirde bir oyun grubu kurmayı düşünüyoruz diye başlayan bir mail.Sevgili Dilek blogumdan bulmuş beni,kendisine ait bir blog yok ama takip ediyormuş işte blogları.

Bende olumlu karşıladım bu daveti ve ilk buluşmamızı cumartesi günü Kahve Dünyasında saat 12 de gerçekleştirdik ama 2 fire ile;biri Dilek'in arkadaşıymış eşi rahatsızlanmış diğeri ise benimde bloglardan tanıdığım Evrim,onun da şehirdışında semineri varmış sanırım.

Bu ilk buluşma bir tanışma toplantısı olsun istedik.
Dilek ve Fatma ikiside çok şeker insanlar,ikisinin de oğlu var; Tuna ve Demir ,benim cadı kızım tek kız şimdilik.Çocuklar pek birbiriyle ilgilenmeseler de oyunlar başlayınca ısınmalarda başlayacaktır diye düşünüyorum.
Ha cadı demişken, hiç durmadı ya,insan sürekli yürümek ister mi??



1 Mayıs 2009 Cuma

her güne 1 ilave..

Evvet 4.dişte geldi.
Alt ön iki tamamlandı,ayrıca çokta düzgünler sayın doktorumuz Mehmet Kuşku'ya ithafen yazıyorum..
İlk çıkan dişimiz alt ön ikiden biri değilmiş,
Tuhaf bu çocuk annesi gibi çok tuhaf:)))