30 Nisan 2009 Perşembe

3.diş

3. dişimizde çıktı dün, bir vampir doğurdum ben galiba,geceleri dişi çıkıyoooo:))
Bu arada anladım ki; ilk çıkan dişi şu alttan en öndeki iki dişten biri değil,ya köpek dişi ya da onun bir yanındaki, çünkü 3.diş tam o öndeki iki dişten biri hemde düzgün.
Ben bu doktoru değiştircem sanırım, o kadar çok hastası var ki geçiştiriyo,kızdım bak şimdi yazdıkça daha çok kızıyorum...
yazmıyorum ya yazmıyorum..
P.s.:Ben de lafa gelince neleri değiştiriyorum da icraat yok işte...

acıdım çok acıdım hemde..

Dün öğleden sonra işten çıktım, eve gidip ne yapacağımın planlarını yaparken kırmızı ışıkta durdum,kafamı sola doğru çevirdiğimde birden içim acıdı, fotoğraf çok net gözükmüyor çünkü tam foto çekecekken soluma bir araç yanaştı ve tüm görüntüyü kapattı ve bende hareket halinde çekmek zorunda kaldım bu fotoyu onun için net değil ama dikkatli bakılırsa görülüyor.
Camı açıp "ya abla o çocuk ölür bu kadar egsoz(bununda yazılışını hiç bilmem, açıpta imla kılavuzunada bakamam şimdi) dumanından" diye haykırmak geldi içimden ama kadın gelipte beni yolarmı acaba diye düşünürkende zaten soluma gelen araç tüm ilişkimi sona erdirdi bu görüntüyle.Ve ayrıca Eskişehir çevre yolunda yol çalışması olduğu içinde büyük bir toz bulutu var sürekli,berbat pis bir yere oturtmuş çocuğunu.
Ellerinde birşeyler var sanırım taş falan oynuyor,altına hiçbirşey giydirmemiş çıplak bacakları...
Ben eve gidip kızıma köpüklü banyosunu yaptırma planlarındayken bu çocuk kimbilir kaç haftadır yapmamıştır banyo diye düşündüm.
Ve daha neler düşündüm neler;
Kime kızacağıma karar veremedim;
annesine mi,
babasına mı,
devlete mi,
zengine mi...
bilemedim....


Bu çocuktan büyüdüğünde ne beklersiniz,
böyle büyütüldüğü için ilerde olacak durumundan o mu suçlu şimdi??
Serseri,katil,hırsız,kro,maganda vs.vs.
Peki kızmalı mı şu anki serseri,katil,hırsızlara..
Ben nefret ederdim hepsinden ama bu çocuğu görüncede aklım karıştı işte...

29 Nisan 2009 Çarşamba

2.Diş.


Gelmiş ikinci diş üstte sağda, o da yamuk :))
Hep yaptıklarından bahsediyorum Rüyanın birde yapmadıkları varki sormayın;
  • Banyodan sonra giyinmekten nefret ediyor.
  • Dişlerine kesinlikle baktırmıyor,
  • Burnunu hiç elletmiyor(temizlemek için)
  • Artık oturmak istemiyor,yürüyecekmiş hanım,yürürken tutmamızı istemiyor gören de koşuyo sanır,
  • Bişeyi elleme dediğimizde çok sinirleniyor,
  • Kucağımda yan yatmaktan hiç hoşlanmıyor(önceden hep öyle uyurdu),

Sanırım bu kadar, amaaan bende çok birşeyler yazcam sanmıştım,halbuki ne azmış ve ne kadar önemsiz şeylermiş..


28 Nisan 2009 Salı

her telden....




Yazlık kıyafetlerimize ilaveler yaptık, penceremizden bakıyoruz yazı bekleyen bahçemize...




Evde ufak bir devrim oldu ; babamız uyutmaya çalışıyor akşamları Rüyayı...



27 Nisan 2009 Pazartesi

ÇOCUKLU YAŞAMA HAZIRLANMAK İÇİN PROVA

Bir blogta gördüm bu yazıyı ve çok hoşuma gitti,
belki daha önce okumuşsunuzdur ama ben ilk defa okudum ve çok güldüm;

1- Köşe başındaki süpermarkete gidin. Hiçbirşey satın almadan kasaya yönelin ve cebinizdeki bütün parayı kasiyere verin. Daha sonra da yandaki eczaneye gidin kredi kartınız ile ilaçlar alın.
2- Akşam saat 17:00 ile 22:00 arasında elinizde yaklaşık 4 kg. ağırlık taşıyarak sürekli ev içinde yürüyün. Saat 22:00'de ağırlığı yatağa bırakın, saati 24:00'e kurun ve yatın uyuyun. Saat tam 24:00'de kalkın 4 kg. ağırlığı tekrar elinize alın ve saat 01:00'e kadar evin içinde dolaşın. Ağırlığı tekrar yatağa koyun. Saatin alarmını da 03:00'e kurun. Yatın. Uyuyamayacağınız için tekrar kalkın ve bu kez elinizde ağırlık olmadan evin içinde dolanıp durun. Saat 02:45'de koltukta kendinizden geçin. 03:00'te çalan alarm ile fırlayın, 15 dakikalık uyku sersemliği ile yatağa yönelin ve ağırlığı elinize alın. Saat 04:00'e kadar karanlıkta elinizde ağırlık varken dolanın ve bu arada yüksek sesle de şarkılar söyleyin. Kendi kendinize konuşun. Saati 05:00'e kurun ve kendinizden geçerek bir süre daha uyuyun. Böylece toplam uyku miktarınız 45 dakikaya yükseltin. Kahvaltıyı hazırlayın. Güleryüzlü olun ve bu dediklerimi 5 yıl boyunca her gece tekrarlayın.

3- Eve bir ahtapot getirin... Ve 5 yıl boyunca onu her sabah düzenli bir şekilde giydirmeğe çalışın. Ayrıca ahtapotu bir çuvala, hiçbir kolu dışarda kalmıyacak şekilde, en kısa zamanda sokmanın provasını yapın. (Bu prova sonunda çocuğunuzu her sabah minimum hasarla giydirmeyi öğreneceksiniz.)

4- Bir kavun satın alın. Kavunun bir bölümüne küçük bir delik açın. Sonra kavunu uzunca bir iple duvardan aşağıya sallandırın. Ve kavunu iki yana sallayın. Kavun sağdan sola durmadan sallanırken, bir kaşık sıcak suyu alın. Durmadan sağdan sola sallanan kavunun üstünde daha önce açmış olduğunuz deliğe, bir tek damla yere dökmeden sokmağa çalışın. (Bunu başardığınızda o mini minnacık, sevimli mi sevimli yavrunuza en az hasarla yemek yedirmeyi öğrenmiş olacaksınız.)

5-) Ağzınızdan çıkan her cümleyi en az beş kere daha tekrarlayarak konuşmaya alışın. Bunu bir yaşam biçimi haline getirin.
6-) Dışarıya çıkmak için giyinin. Banyonun kapısı önünde tam tamına yarım saat bekleyin. Aşağıya inin. Kapının önünde beş dakika bekleyin.Sonra tekrar eve dönün. Tekrar dışarıya çıkın. Evin önündeki yolda yürümeye başlayın. Çok ama çok yavaş yürüyün. Yürürken de yerde gördüğünüz her sigara izmaritini, cikleti, kirli kağıt ve mendili ve ölü karıncayı dikkatle ve uzun uzun seyredin. Aniden "yeter artık senden çektiğim " diye avazınız çıktığı kadar bağırın. Eve geri dönün. ( Bu provayı yaptığınız zaman da küçük çocuğunuzla yürüyüşe çıkmaya hazır hale geleceksiniz.)

7- Süpermarkete gidin ve yanınıza da orta büyüklükte bir keçi alın. Süpermarkete girince keçiyi serbest bırakın. Daha sonrada keçinin içerde kırdığı, tahrip ettiği herşeyin parasını sorgusuz sualsiz ödeyin. (Evet, bununla da çocuk ile birlikte alışverişe hazır duruma gelmiş bulunuyorsunuz.)

8-) Evdeki koltukların üzerine tereyağı sürün. Perdelere reçel bulaştırın. Mutfakta pişmekte olan bir adet balığı çalın ve onu misafir odasında bir yere saklayın. Balığın odada 5 ay kimse tarafından bulunmadan kalmasını sağlayın. Evdeki yeni sulanmış çiçeklere elinizi sokun ve aldığınız çamurlar ile temiz duvarlar üzerine figürler yaratın. (Evet, artık ev de çocuk için provalı hale geldi.)

Tamam mı ? Tamamsa, bütün bunları yaptıysanız, artık çocuklu yaşama hazırsınız demektir.

24 Nisan 2009 Cuma

çok hamarat benim kızım çook.



İnsanın kız çocuğu olması hakkaten iyi birşeymiş;
Şöyle ki;
Bana evde hiç iş yaptırmıyor sağolsun:)!!! Anneciğim sen yorulma ben yaparım diyor geçiyor işin başına...
Bir temiz bir temiz,
deneyde yapıyor ara sıra ; bal dök yala gibi olmuşmu diye herşeyi yalıyor,
Allah senden razı olsun kızım sayende elim sıcak sudan soğuk suya gir(e)miyor...

23 Nisan 2009 Perşembe

Yadigar kalsın çocuklara bayram sevinci ...

Biz çocukken çok neşeliydi 23 Nisanlar acaba şimdide öyle midir,hiç bilmiyorum ki görmedim ne zamandır,kapıldık hayatın seline unuttuk çocukluk neşelerini.Şimdi yine yeniden başlıyor Rüyayla bayram heyecanları; dün gittik Belizin 23 Nisan gösterisine,alkışlayanlara bayıldı kızım.
Biz bilmezdik çocukken Atatürkü sevmemek gibi bir ihtimali, şimdide bilmesin çocuklar, öğrenmesinler, öğretilmeye çalışılmasınlar.
Giysinler cıvıl cıvıl renkli,kolsuz elbiselerini Atatürkten yadigar.
Yağmurlu bir 23 Nisan Eskişehirde, olsun öylede güzeldir 23 Nisanlar..

22 Nisan 2009 Çarşamba

doktor civanım..


Ya bu doktor ben ne yaptıysam tersini söyledi bana dün;

Aslında ben sağdan soldan duyduğum herşeyi yaptığım için oluyo tüm bunlar;

2 şart var diyerek başladı lafa; Birincisi; yürüteç yasak, anaa dedim ben aldım bile çoktan, 5 dakikadan fazla bindirme dedi.Tamam dedik,kabullendik.

İkincisi; ortopedik,ilk adım ayakkabısı yasak, anaa dedim ayağında zaten gözünün önünde.Sadece sokakta azıcık giydirebilirsin bunları diye izin aldık, patik tarzında yumuşacık ayakkabı giydireceksin dedi.Tamam dedik,kabullendik.

Herşey yolunda sağlığı gayet iyi,kulak iyi,burun iyi,nefesler iyi.

Ama zaten kulağına ve ağzına baktırmaktan nefret eden Rüyacığım yıktı ortalığı ağlamaktan hemde içlene içlene.Altını falan kapatmadan kaptım kucağıma,acil servis anne hemen gönlünü etti kuzucuğunun,eşantiyon mamaları falan eline alınca sustu tabi(doktorun bize hiç yaramayacak olan eşantiyon mamalarıda gitti tabi bu arada),kıyamam ben ağlamasına.

Boy uzaması aşağılarda biraz bu ay,zaten minicik bir kuzucuk o.

Boy:69 cm. Kilo:8.700 gr.Baş çevresi:46 cm.

İlk dişini ben görmem dedi,yemedi:))

Sanırım dişimiz biraz yamuk bu arada:))

21 Nisan 2009 Salı

10.Ay ve nihayet ilk dişimiz...




Dün 10.ayını doldurdu Rüyacığım..


Evden işe gittiğimde her zamanki gibi kapıda bekliyolardı beni Türkan teyzesiyle, "herşeyi ısırıyo bu kız artık annesi" diyince anlamadım hemen, evet ya ısırıyo dedim; ama öle değilmiş meğer ilk pirincimiz nihayet gözükmüş ordan,çok garip oldum birden; böyle anlatamayacağım sanırım ne hissettiğimi,neyse, şu an bile tarifsiz kafamda. Meğer ondanmış son iki gündür huysuzluğu,yemeği az yemesi,zor uykuya dalması...


Tam 10.ayında ilk diş,güzel bir tesadüf; unutmamıda engeller hem.


Ama ne baktırıyor ne elletiyor,o dille nasıl itiyo insanın parmağını,koparıp yemeli o dili de rahat bakasın:)


Sinirlenince ısırır beni Rüya, biraz sinirlendirdim ki ısırsın tekrar diye; baktım parmağımda miniminnacık bir iz,hayatımın en güzel izi,en öpülesi izi.Ama sanki biraz yanda bu diş yani tam ön iki dişten biri değil gibi,beklicez ve görücez bakalım...

20 Nisan 2009 Pazartesi

birgün bu kadar mı çabuk geçer..







Pazar sabah Rüyadan önce uyandım, arkadaşlarla bir gün önceden yapılan kahvaltı programına hazırlanmak için; giyindim,makyajımı yaptım,çantamızı hazırladım,hemde koşturmadan, hazırdım, oh be yetişti herşey.Hatta Rüyanın kahvaltı hazırlıklarını bile yaptım o uyanmadan.
Sonra zeytin gözlüm kalktı,üstünü giydii, kahvaltısını yaptııı, çıktık yollara.. 3-4 saat süren kahvaltı keyfinden sonra bi bakalım yerinde duruyor mu diye Karabayır bağlarındaki evimize gittik,baktık hava mis,attık kendimizi çimlere...
Çok çabuk geçti ama güzel geçti.
* O emzik hiçbir koşulda düşmez ağızdan...



17 Nisan 2009 Cuma

saçlar..


Dün tesadüfen farkettim;

Onun saçları hakkında konuşurken, baktım eller kafada,ihtimal vermedim, Bir daha denedim,hayret ettim "nerdeymiş kızımın saçları" dediğimde eller direkt saçlara gidiyor,aslında hiç sormamıştım,öğretmeye çalışmamıştım,çok şaşırdım,gururlandım ister istemez. Sıfır bilgiyle başlayan hayat hergeçen gün neler öğretiyor bu minik bedene hayretle izliyorum.

Bıdır bıdır bişeyler konuşuyo minik minik,konuşurken küçücük ağzını büzüp yuvarlak yapıyor,ufak ufak üflemeler ekliyor konuşmalarına.

Benim kucağımdayken, sırtına severken vuruşumu o da bana yapıyor,koyuyo kafasını omzuma sırtıma pıt pıt vuruyo sever gibi.

Bu kız benim için adeta RÜYA gibi:))

16 Nisan 2009 Perşembe

her gün yenisi..

Şu son günlerde bloglar kendilerinden çok başkalarından söz eder durumda;
Nehircik, Atatürk vs.vs.
Nehirin tüm kalbimle sağlığına kavuşmasını diliyorum,
son günlerdeki olaylarında acilen sona ermesini...
Gelelim Rüya hanıma;
Çok güzel tay tay duruyor birkaç gündür,
Bir iki adım atıyor,
Annemin üstüne gitmeyeyim der gibi çok dingin,bana hiç zorluk çıkarmıyor...

14 Nisan 2009 Salı

ödül aldık biz:))


Bizim bir ödülümüz var artık,
Bu ödül çok iyi geldi aslında şu günlerde bana..
Ben aslında pek bilmiyorum bu işin prosedürünü ama dağıtmam gerektiğini biliyorum;
Ve can dostum,güzel insan Burcucuğuma ve Rüzgarıma http://ruzgarburcu.blogspot.com/.
Hadi kolay gelsin...

9 ay 24 gün..



* Yumurtlayan tavuğuna yumurtalarını kendisi atabiliyor benim şekerparem e biraz da ağzına tabi..
*İlk arabamı kendisi sürebiliyor artık,bazen popo yetişemesede.
*Yattığı yerden oturur pozisyona geçebiliyor,örn;bu sabah 5 te oturmuş yatağının ortasına sevimli sevimli bana bakıyordu.
*Gidenin ardından bye bye yapıyor,başbaş yapıyor(bu başbaşı da kimse öğretmedi,içgüdüsel sanırım bu hareket).
*İstediği bir şeye parmağını uzatıp veya gözüyle temas kurup "ıh" diyor.
*Oturmak istemiyor,yürümek istiyor,oturduğu yerden üzerime tırmanıp ayağa kalkıyor.
*baba , dede gibi kelimeleri uzun zamandır söylüyor, ama aslında konuştuğu ve anlatmak istediği çok şey var ama manalı şeyler değil.
*"öp kızım" dediğimde ağzını yanağıma vakum yapıyor.
*yakalamaca oynadığımızda, heyecandan nerelere çıkacağını bilemiyor.
*Artık parklardaki oyuncaklara binebiliyor.
*En önemlisi kendini seveni anlıyor.....
* Ha bu arada hala hiç dişimiz yok...

13 Nisan 2009 Pazartesi

iyi ki varsın...


Ablam ;

İyi ki varsın,

En zor zamanımda, en kolay zamanımda,

en dar zamanımda, zamansızlığımda...

Ben tekrar gözümüzden yaşlar gelene dek saçma sapan gülmek istiyorum,

Artık en kısa zamanda...

10 Nisan 2009 Cuma

başlık yok..


Ne karışık şeydir şu hayat;

Herşey yolunda gitmez ama sen o kadar alışmışsındır ki bu gitmemeye ,herşeyi yolunda sanırsın..

Gün gelir dank eder;yoo doğrusu bu değil dersin,sorgulamaya başlarsın,sorguladıkça yenileri çıkar, işin içinden nasıl çıkacağını bilmezsin,

Tanıdığın aslında tanıdığını sandığın insanlar bir bakmışsın tamamen bambaşka biri,

Güven nedir? Güvenmek nereye kadar...

Kendinden bile fazla güvendiğin insan bambaşkaymış meğer,dona kalırsın.



7 Nisan 2009 Salı

ortaya karışık...







Geçen hafta Perşembe günü Rüya ilk defa şu atlı karınca ,araba vs.gibi oyuncaklarla tanıştı;ilk başta cesaret edemedim ama herşeyin bir ilki vardır dedim,Necoş ve Emirle birlikte bindik oyuncaklara,Emir de korktuğu için jeton attırmadan biniyormuş Rüyanın da binmesiyle gaza geldi ve attık jetonları,Rüya hanımcım gayet ciddi ve her zaman yaptığı şeylermiş gibi bir ifadeyle tadını çıkardı oyuncakların,keyiflendi, o keyiflendi diye ben daha da keyiflendim...
Dün ise sabahtan hazırladım eşyalarımızı ve geldik işyerimize, 4-5 ay önce hergün geldiği yerden pek hoşlanmadı sanırım ya da çok hoşlanmış olmalı ki 15-20 dk.anca uyudu, uykusuzluk düzen bozdu tabi,bugün tekrar getirmeye cesaret edemedim ama arada getireceğim alışsın tekrar diye.
Bakıcımız pek pişman, ben ise son derece karışık....
Bu gece uzun zamandan beri kesintisiz uyudu Rüya ve sayesinde bende:)
Yani zindeyim, dışarıda yağmur var ama ben kara bulutları üzerimden atmak üzereyim...



6 Nisan 2009 Pazartesi

cumartesi ve pazar.











Cumartesi akşamı yaptığımız mangal keyfi,Rüyanın sık sık uyanmasıyla tam bir eziyete dönüştü benim için,Komşumuzun kızı Ece'nin bağırmasıyla başlayan uyanma seansları hiç bitmedi ve ben hiçbirşey anlamadım bu keyiften.

Pazar günü Esbahçenin bahçesinde yapılan kahvaltı ve parklarda yapılan gezilerle çok güneşli bir gündü,salıncağa bile bindi kuzucuk.

Akşamında ise çapraz komşumuzda yapılan mangal,havanın esmesiyle ve Rüyanın mızmızlamasıyla yine sona erdi. Fotolarımızı en kısa zamanda ekleyeceğim.

3 Nisan 2009 Cuma

Aranıyor..

Bakıcı arıyorum çünkü 2 gün önceki olaylar son noktayı koydu bende;
Sitemizdeki diğer evde oturan hanımın yardımcısıyla görüşebilmek için Rüyayı benden habersiz verandaya çıkarmış,Rüya uyurken onların verandasına gitmiş,kadını eve davet etmiş ve bunları bana söylemiyor(komşum kendi kadınından öğrenmiş), ben kadını bizim evin verandasında yakalayınca herşey ortaya çıktı.Demek ki benden başka şeyler de saklanabilir diye düşünüyorum.
Ben kızımı 9 ay boyunca bir kere bile hasta etmemişken,onu evde bırakıp binbir özveriyle işe gelmişken...
Şimdi ben Pazartesiden itibaren kuzucuğumu tekrar yanımda getireceğim işe,bu tozun dumanın içine:((((
Eskişehirde iyi bir bakıcı aranıyor.
Kalbime kocaman bir taş oturdu,hadi bakalım...

1 Nisan 2009 Çarşamba

uyusunda büyüsün...



Akşam üzeri uykumuzu uyuma şeklimizdir;Kafa annenin omzuna konulur,ayaklar tepişir,anneye ninnide ı-ı-ı şeklinde eşlik edilerek,salon turlanır ve yatağına konulduktan sonra ,annenin kollar titrek manda edasıyla bir iki dakika titrer çünkü tek kolla rüyacık tutulurken diğer kol sırt okşar veya pışpışlar:)