31 Aralık 2009 Perşembe
Yeni Yılda...
" nereden çıktı bu vakitte " dememeli , bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında;
"Gözünün dilini" bilmeli ; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı ...
Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin.
İhtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin. Kucaklamalı seni güvenli kolları, dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı...
Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli.
Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, "hak ettim" diyebilmelisin.
Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi...
Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş...
Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin...
Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş....
Can Dündar
30 Aralık 2009 Çarşamba
Nerelerdeyim...Yerde mi gökte mi?
Annem geldi,
Ablam ve teyzesinin kuzusu Ayşegülüm İstanbul'dan(eşi(doktor bey:)) nöbetçi olduğundan gelemeyecek)
Babam da Gelibolu'dan,
Geliyorlar bugün...
Şimdi babama karşı yapacağımız ikna, inat kırma konferansımız var 2-3 gün boyunca....
Dur bakalım...asabi, inatçı keçi ama dünyanın en lokum insanı bizi nasıl kızdıracak ve tabi biz de onu:)))
Aslında o kadar birikmişim var ki;
Hediye almaktan başımı kaldıramadım ki anacım:)))
Çok önemli gelişmelerim var aslında benim ve Rüya'nın adına;
Bakıcımız tekrar değişiyor...
Dün gece hiç uyumadım, bugün söyleyeceğim ama kalbim sıkışıyor düşündükçe....nasıl söyleyeceğim...

Perdelerinin kumaşından alayım, içine de elyaf alayım, bi güzel minder dikeyim dedim...
Haaa dikiş makinesin iğnesinin nasıl takıldığını bile bilmem, zaten hiç dikiş makinem de olmadı:)))
Elle yaparım ne var ki dedim kendi kendime....
O kadar mı beceriksizim ki:)?!!
Aradım perdecimi, " var mı perde kumaşından dedim",
"buluruz gelin siz" dedi Ali Bey,
Gittim, ufak çaplı bir aramadan sonra bulduk numunesini ve fabrikadan sipariş etti Ali bey...
Birden ne olduysa o içimdeki hamarat olmaya çalışan kadın gitti ve benliğime döndüm;
" Ayyy Ali Beeeyyy, siz mi yaptırsanız acaba şu minderleri ki?"
"Olur Elif Hn., siz bana ölçüleri bildirin,yaptırırım ben"
"Eve gider gitmez arayacağım sizi" dedim ve çıktım....
Dün aradı beni hazır minderleriniz dedi, gittim aldım...
Ama şimdi ben fikri bulmuşum, ölçüleri vermişim, taa gitmişim perdenin şeklini hatırlatmışım...
benimki de bir beceri değil mi neticede:)))
Geri kalanı da Ali Bey yapsın canım, ne var bunda.....
Allahım ne becerikli ne hamarat kadınım....
Çok şanslı bir beyim var:))))) Gömleğinin düğmesini bile dikmişliğim var:)))

29 Aralık 2009 Salı
Turkuaz...

Bir sürü hediye göndermişsin, her birini açtıkça ooo ne kadar güzel dedirten....
Ne kadar şanslıyım ben, ne kadar....
Yazıların, mektubun, içten hediyelerin....



26 Aralık 2009 Cumartesi
Hah hah hah artık benimde bir hediyem varrr...

Sevgili Deniz'de öyle benim için..Umarım tanışacağız ama bu böyle yarım kalmayacak:))))
Cumartesi günü çalışmadığımdan eşim getirmiş işten kargomu....
Heyecanlıymış hakkaten bu hediye işi...
1 dilim pasta:))
harika bir fotoğraflık...
sıcacık bir not...
Olsun iki taneden zarar gelmez dediğim bir Rüya Maceraları kitabı:))) Rüya onunla uyudu bu gece......

Bir daha ki sefere elden verelim hediyelerimizi olmaz mı...
Al işte sana 2010 dileği:)))
Denizim ve güzel kızım Yaz....
Ne kadar teşekkür etsem az:))))
Piyangodan:)))

Neymişşşşş....
Hayal kurmaya devam:))))

El emeği göz nuru, mahçuplaştıran, noel babalı bir lif, içten bir kartpostal, kızımın öpücüklerinden kurtulamayan hayatımın sonuna kadar saklayacağım bir el yapımı bebek...
Yüreğine sağlık Işılcığım....Sonsuz teşekkürler......
Sanırım 2010'da şanslı olacağım ben....
Hay allah piyango bileti kalmış mıdır?
25 Aralık 2009 Cuma
Elif Hn. daha dur seeeen....

24 Aralık 2009 Perşembe
2 saat dolaştık..
Hadi gel gezmeye çıkalım yavru kuşum dedim,
Giydirdim üstünü,
Evimize en yakın alışveriş merkezine gittik,
Arabasını almadım,
Biraz kucağımda gezdi, biraz yürüdü,
Oyuncakçıdan bir kitap seçti kendisi için,"benim"dedi, miyavlayan kedilerle oynadı, küçük masalara oturdu, beğendiklerini bana gösterdi, almayacağız şimdi dediğimde hiç ısrar etmedi...
Kendime taç aldım, ona şeker pembeli eşofman takımı.
Yorulunca çantamızdan çıkardığımız sütü hüplettik,
Balon gönderen yemekçilere gülücük attık...
Bir kere öpebilir miyim dedi, bi genç kız,
Bilmem kendisine sor dedim,
Benim bücür ı-ıh dedi.
Mercimek ağacı kendi başına yürürken laf atmayan kalmadı,
O da şirinlik yapmaktan geri kalmadı..
2 saat dolaştık, döndük evimize...
Oh ne güzel uyur bu gece yorulmuştur dedim,
Nennesiz uyumadı, uyutmadı....
Olsun varsın, sarılması doyulmazdı....
23 Aralık 2009 Çarşamba
Kurtlu...




22 Aralık 2009 Salı
18' lik...


21 Aralık 2009 Pazartesi
Köpüklerde kaybolayım...Deliyim...



18 Aralık 2009 Cuma
Şikayetler yaramaz olduğunu göstermez...




Yook yok hiç sinirlenmiyorum, sadece çok yorgunum..Yorgunluğuma bir de benim bitmez tükenmez bakıcı sendromum da eklenince tam bir mutsuzum, yüzümü görseniz Çarşamba pazarı yanında düzgün kalır.
Rüyacık, sorduğum her soruya ı-ıh diye cevap vermeye başladı, sorunun içeriği önemli değil, soru varsa ortada, cevap reddir...
Bir de bana vurmalar başladı, hadi gözümüz aydın, küçük canavar şaha kalktı...
Bence şimdi başlıyor analık, danalık, öğreticilik, eğitimcilik.....her neyse...öncesi vızmış....
17 Aralık 2009 Perşembe
1,5 yaşa 3 güncük kaldı.

16 Aralık 2009 Çarşamba
Sen nasıl bir nennesin?
Nenne diye her seslenişinde, "efendim yavrrrrrum" diye cevap veriyorum.
Çok hoşuma gidiyor, öyle böyle değil ama..
Ammaaa anne de kızım dediğimde, suratına o muzip ifadeyi yerleştirip, sonunda mıncıklanacağını bile bile "baba" demesi yok mu, öldürüyor beni.
Dünyanın en güzel ses tonu benim kızıma ait...
Sizin için de, sizin evladınızın ses tonu en güzeli di mi?
Gazetelerin 3.sayfa haberlerinde okumaya veya televizyonlarda haberlerin ortalarında duymaya alışık olduğum türden bir hikaye dinledim dün, hala etkisindeyim, dünden beri daha hoşgörülü bir anneyim;
İşyerindeyim odama bizim kantar görevlisi Serdar geldi, açık kapımı tıklattı, gel Serdar dedim,
İp gibi oğlan, utangaç, kibar, bilmese 2 çocuk babası olduğuna inanamaz insan.
Sivaslı aslen, gurbetçi. Sezonluk asfalt işçisi olarak gelmişti yıllar önce, Sivasta iş bulamam diye gitmedi memleketine, bizde onu kantarcı yaptık.
- Elif Hn., Barış Bey' den(kaynım) avansı daha çok istedim, bu kadar verdiniz,
- Bana o kadar söyledi Serdar,
- Ben biraz daha avans alabilir miyim?
- Ne yapacaksın Serdar bu kadar parayı?
- Eşimle ayrıldık Elif Hanım, evdeki tüm birikimi de almış gitmiş..
- Aa neden be Serdar?
- Oğlanın vücudunda sigara yanığı, ısırık falan gördüm, ayrıldım..........
Ben şok. Ne diyeceğimi bilemedim desem inanamazsınız beni görseniz, çünkü sorularım öyle bir ardı arkasına geldi ki...Ama inanın ne diyeceğimi bilemedim.
Biri 2, diğeri 3,5 yaşında iki çocukları var, 3,5 yaşında olan erkek, diğeri kız...
Bayramda Sivasa gitmişler, karısı evde yokken, babaanne çocuğu yıkamak için soyduğunda görmüşler, inkar etmiş karısı..Ayrılmış...Oğlanı babaannesinde bırakmış Sivasta, kızına bakıcı tutmuş burda, meğer bakıcıya para vermek için istermiş avansı...
Çıkardım verdim istediği parayı.
- Psikolojik bozukluğu var o zaman Serdar? dedim.
- Yoktu bişi, 4-5 aydır tuhaftı ama dedi.
- E çocuk sana bişi demedi mi hiç?
- Konuşamıyor ki Elif Hn. dedi.
3,5 yaşında, konuşamıyor. İçimdeki acının tarifi imkansız..
Hep üsteleri giyinik olduğundan görmemiş hiç, nerden bilsin.....
Çocuklarını görmek bile istememiş bayramda, zorla göstermiş Serdar.
Kaç kere dilimin ucuna geldi gitti bilmem, " getir bana, ben bakarım onlara " demek..o 3,5 yaşındaki oğlanı göğsümde yatırmak istedim saatlerce...Diyemedim...Kendiminkinin bakıcısıyla bu kadar uğraşırken...
Tembih ettim; benim yapabileceğim birşey olursa bana geleceksin çekinmeden Serdar, dedim.
Ben de sinirli, zaman zaman bağırıp çağıran, tehditli konuşmalar yapan, öfkelenen bir anney(d)im. Ama dünden beri değilim...
Ben bu kadar bağırmayla bile vicdanımla büyük savaşlar verirken, sen geceleri nasıl uyuyorsun kadın!?!!! Kusura bakma anne diyemeyeceğim sana....
15 Aralık 2009 Salı


Ne hediye alacağımı ve menüyü düşünmeye başlamam lazım, 15 günüm var, nedir ki? göz açıp kapayıncaya kadar geçer, elimi çabuk tutsam iyi olacak...
14 Aralık 2009 Pazartesi
11 Aralık 2009 Cuma
Yağmur...ahmak ıslatanından...

Anneanne gitti dün akşam, zoraki bir el bay bay yaptı, arkasından ağlamaklı.."Gene gelecek kızım anneanne" dedim, anladı...
Tam giderayak anneannesinin saatini aldı, geri vermek istemedi.."Ben sana vericem benimkilerden, ver anneanneninkini" dedim, hemen verdi. Benim saatimi pek sevmedi...
Bu sabah öyle temiz bir yağmur var ki; üşütmeyen, çok ıslatmayan, mis kokan..İçeri girmeden yavaş hareket ettim ki tadını çıkarmak için, Haskinin başını okşadım, nasılsın diye sordum, içeri girmemi istemedi...Pazartesi tekrar soracağım, hoşuna gitti belli.....